Executive Creative Director: Tony Sarroca
Creative Director: Alvaro Becker
Art Directors: Cristian Costa, Andres Echeverria
Copywriter: Tomas Cisternas
Illustrators: La mano, Miguel Vergara, José Isla, Silvana Mercado
Account manager: Pablo Gacitua
Soğuk; çok soğuk. Parmakların duvara değdiğinde acımaya başlıyor. Burnun kıpkırmızı. Gözlerin kısık. Üstünde en kalını, en sıcak tutanları var. İliklerinde hissediyorsun soğu; mantığın kendisini kullanıyor bir çözüm için, sıcak bir kaçış için.
Bazı sesler var. Birileri konuşuyor, birbirine değen zincir sesleri ve tiz çınlayan bir ses var sürekli. Sadece dikkat ettiğinde seni rahatsız ediyor. Kimin konuştuğunu anlayamıyorsun, aynı gece aynaya uzun uzun baktığında çıkan akıl dışıların (“cin” her neyse o vs… ) ne olduğunu bilmemen gibi. Bir korku var. Uykuya dalmadan önce yatağın soğunu hissediyorsun, bu irite seni rahatsız etmiyor.
Soğuk diye bağırasın geliyor. Ya da kısık sesle söylenmek gibi.
(Doğu yazdıklarıma gülüyor…)
Hiçbir kelime sana bunu yaşatmıyor. Etkilenmiyor yalnızlığın. Hareketlerin bir iz gibi kalıyor bu soğukta. Bir şarkının notaları sanki. Bir >gizem<>
Donuyorum artık, düşüncelerim yazılarda donuyor. Kangren olmuş parmaklarım yazamıyor.
Kesilsin, koparılsın vücudumdan. Onlar ki bana verilen kelimelerle seni sorguladı.
(Bu blog ölümden sonraki hayat )
Çok soğuk:
Titriyorum…
Aynı ayrılıklarda olduğu gibi…
Son olarak bir mezar hayal et, soğuk; çok soğuk bir hava. Bir rüya gibi bu, mezara bakıyorsun tam göremiyorsun ama yanında bir kaç kişi daha var. Çok soğuk. Başını kaldırmaya gücün yok. Rahatsızsın burada olmaktan. Ellerin önünde birleşmiş. Mezar taşını göremiyorsun ama doğru yerdesin. Yanındakileri tanımıyorsun. Neden şimdi “buradasın” onu da bilmiyorsun. Çok soğuk toprak. Bu yazılar. Tenine batıyor okumak. Dua da edemiyorsan bana. Sadece okuyorsun. “yazdıklarımı”
(şu anda dinlemek istediğin şarkı )